Son 20 yıldır net bir şekilde gözlenen küresel güç merkezlerindeki değişim ve yeni merkezlerin ortaya çıkışı, yeni koridorları da beraberinde getirmiştir. Alışılmışın dışında bir özellik taşıyan bu değişim süreci, Batı’dan Doğu’ya doğru olan aktarımın tam tersi bir yön izlemesine yol açmıştır. Bu da yeni koridorlar ve güzergahların inşa sürecini beraberinde getirmiştir.
2013 yılında Çin’in küresel bir vizyonla geliştirdiği ve dünyaya duyurduğu Kuşak ve Yol Girişimi, küreselleşmemenin ve ulaşım araçlarının yarattığı etkiyle dünya genelinde önemli bir ses getirmiştir. Ülkeleri birbirine bağlayan girişim, koridorlar ve güzergahlar konusunu yeni bir aşamaya taşımıştır.
Batı Dünyası’nın merkez olduğu güzergahlarda genel olarak ilişkilerin üretim merkezi ile pazar arasında sınırlı kaldığı bilinmektedir. Ancak Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında Çin hem girişime dahil olan ülkelerle ilişkilerini geliştirmeye çalışmakta hem de girişimdeki ülkelerin birbirini tanıması ve aralarındaki ilişkinin güçlenmesi noktasında yapıcı bir politika izlemektedir. Bu bağlamda Pekin’in amacı, kazan-kazan yaklaşımı çerçevesinde karşılıklı çıkarların azami seviyede elde edilmesi ve güzergahın ve güzergahta bulunan ülkelerin istikrarına katkıda bulunarak güvenliğin sağlanmasıdır.
Günümüzde dünyadaki değişim ve dönüşüm devam etmektedir. Özellikle de bilişim ve dijitalleşme konularında yaşanan gelişmeler gerek ülkelerin gerek üretim merkezlerinin gerekse de koridorların kapasitesine olumlu etkide bulunmaktadır. Bilgilerin dijital ortama aktarılması; üretimin hız kazanmasına, ürünlerin daha az maliyetle üretilmesine ve malın daha kısa zamanda taşınmasına imkân tanımaktadır.
Özellikle de koridorlar kapsamında düşünüldüğünde, üretim ve pazarlar arasında kurulan bağ ve yürütülen bütün süreç bir organizmaya benzetilebilir. Bu noktada Kuşak ve Yol Girişimi, bir koridordan öte bir organizma ve organizasyon bütünüdür. Bu bütünün ortak bir şekilde sağlıklı ve istikrarlı hareket edebilmesi sürecinde dijitalleşmenin kritik önem taşımaktadır.
Öte yandan dijitalleşme sürecinde iki ayrıntının ön plana çıktığı söylenebilir. İlk olarak dijitalleşme, Kuşak ve Yol Girişimi’nin kapasitesini arttıracaktır. Bu durum, devletlerin kazanımlarını azami seviyeye çıkaracağı için yönetimlerin girişime olan ilgilerini de yoğunlaştıracaktır. Bilhassa ekonomik kalkınmanın hükümetler için kritik önem arz ettiği günümüzde ülkeler bunu sürdürebilir kılmak için dijitalleşme sürecini en kısa zamanda gerçekleştirecektir. Güzergahın dijitalleşmesi ve bütün ülkelerin buna yönelik ortak irade sergilemeleri, geniş bir coğrafyanın eş zamanlı kalkınmasını beraberinde getirecektir.
İkinci ayrıntı, ülkeler arasındaki bağın güçlendirilmesidir. Özellikle de koridorların organizmaya dönüştüğü günümüzde dijitalleşme, ülkeler arasındaki bilginin ve ürünlerin akışını hızlandıracaktır. Kuşak ve Yol Girişimi, jeopolitik olarak bir yakınlaşmaya ve coğrafi bağ kurmaya imkan tanırken; girişim kapsamındaki dijitalleşme platformları da buna teknoloji, bilişim ve siber dünyada boyutu kazandıracaktır.
Mevzubahis durum, ülkelerin ilişkilerinin çok boyutlu bir hale gelmesini sağlayacaktır. Ayrıca kazan-kazan yaklaşımı kapsamında düşünüldüğünde, ilişkilerin gelişmesine ve derinleşmesinde rol oynayacaktır. Nihayetinde ise klasik diplomasinin ve ilişki sürecinin daha da ötesine geçilerek dijital diplomasini kapsamı genişleyecektir.
Ülkeler arasındaki yakınlaşmanın ve aralarındaki bağın sadece iktisadi çerçevede sınırlı kalmayacağı aşikardır. Dijital platformların kurulması, devletler arasındaki bağın güçlendirilmesini ve çok boyutlu bir işbirliğini teşvik edecektir. Özellikle de think-tankler, sivil toplum kuruluşları (STK) ve medya aracılığıyla yönetimlerin yanı sıra toplumların da birbirini tanımasına imkan tanıyacaktır.
Günümüzde bir ekonomik girişimin ve projenin en önemli özelliği, bir ülkeyi çok boyutlu bir şekilde etkilemesidir. Girişimler ve kurulan ilişkilerin ülkelerin ekonomilerine olumlu yansıdığı aşikardır. Bunun toplumun bütün tabakasına olumlu yansıması gerekmektedir. Bu noktada özellikle toplumları bilinçlendirme ve algıyı olumlu kanalize etmede think-tankler, STK’lar ve medya mühim bir yere sahiptir. Bilinçli ve kazanımlardan doğrudan faydalanan toplumlar hem ilişkilerin hem de girişimin geleceği için önem arz etmektedir.
Kuşak ve Yol Girişimi, dünyaya sunduğu perspektifle birlikte kökleri tarihin derinliklerinde bulunan ulaşım ve ulaştırma hatlarını yeni bir aşamaya taşımıştır. Ayrıca dünyada yaşanan değişimle beraber Batı’dan Doğu’ya değil; Doğu’dan Batı’ya doğru üretilen ürün transferi dönemini başlatmıştır.
Günümüzde teknoloji ve bilişim dünyasında yaşanan gelişmeler ise yeni süreçleri beraberinde getirmektedir. Bilhassa dijitalleşme, Kuşak ve Yol Girişimi’nin kapasitesini arttıracaktır. Bu bağlamda hem ülkelerin ulusal kazanımları azami seviyeye ulaşacak hem de ülkeler arasındaki bağlar güçlenecektir. Dijitalleşmeyle ilgili kurulacak platformlara yapısal bir özellik kazandırılması ise daha istikrarlı yürütülen bir süreci de beraberinde getirecektir. Diğer taraftan think-tanklerin, STK’ların ve medyanın dijitalleşme sürecine ve platformlara dahil edilmesi, Kuşak ve Yol Girişimi’nin toplumlar nezdindeki desteğini de güçlendirecektir.