Diplomatik çabaların geçmişten günümüze yansımalarının görüldüğü loş bir odada, Bağdat ile Pekin arasında yeni bir işbirliği sayfası yazılıyordu. Bağdat Dışişleri Bakanlığı İkili İlişkilerden Sorumlu Müsteşarı Büyükelçi Muhammad Hussein Muhammad Bahr Al-Ulum ve Çin Dışişleri Bakanlığı Batı Asya ve Kuzey Afrika İşleri Dairesi Genel Müdürü Wang Di’nin katılımıyla gerçekleşen bu toplantı, sürekli gelişen diplomatik ilişkilerin bir kanıtıydı ve Irak ile Çin arasındaki yeni işbirliği yollarını keşfetmeyi amaçlıyordu.
Bağların Güçlendirilmesi ve İşbirliğinin Genişletilmesi
İki ülke arasında karşılıklı büyüme vaadiyle zenginleşen tartışmalar, dördüncü tur siyasi istişareler etrafında yoğunlaştı. Delegeler, Çin’in Irak Büyükelçisi Cui Wei ve Asya ve Avustralya Departmanı başkanı Dr. Hamid Al-Jubouri’nin de bulunduğu bir araya gelerek, Bahr Al-Ulum’un Pekin ziyaretinin sonuçlarını incelediler. Konuşmaların odak noktası, Kuşak ve Yol İnisiyatifi’nin Irak’ın Kalkınma Yolu ile uyumlu hale getirilmesiydi. Bu stratejik ortaklık, doğu ile batı arasındaki bağlantıyı güçlendirmeyi ve Orta Doğu üzerinden Asya’dan Avrupa’ya mal taşımanın kolaylaştırılmasını öngörüyordu.
Bölgesel Sorunların Ele Alınması ve Barışın Savunulması
Toplantıda, Wang Di’nin saldırının durdurulmasını ve Gazze’deki insani yardımın ulaşmasını savunmasıyla Gazze’deki durum ön plana çıktı. Çin heyeti, Orta Doğu’daki huzursuzluğun Gazze’deki çatışmayla bağlantılı olarak çözülmesi gerektiğini vurgulayarak sivillere yönelik saldırıların durdurulmasını talep etti. Bu, uluslararası barış talebini ve bölgedeki çatışmaların çözümünü yansıtıyordu.
Karşılıklı Büyüme ve Barışa İlişkin Taahhütlerin Yeniden Onaylanması
Toplantı, Bahr Al-Ulum’un tek Çin ilkesine saygı duyduğunu ve her iki tarafın da her iki ülkenin çıkarlarına hizmet edecek daha fazla işbirliğine olan bağlılıklarını yeniden teyit etmesiyle sona erdi. Ayrıca, Filistin meselesine barışçıl ve müreffeh bir geleceğe yönelik ortak bir vizyonu yansıtan kalıcı bir çözüm arayışı da dile getirildi. Bu diyalog, Bağdat ile Pekin arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesinin yanı sıra, Orta Doğu’da daha geniş bir barış arayışına da umut ışığı oluşturuyor.